Büyük Türkçe Sözlük
* Ufaltmak işi.
* Büyük olan bir şeyi daha küçük duruma getirmek, küçültmek.
* Biraz ufak.
* Yatay.
* Uzağı göremeyen, bakış açısı geniş olmayan.
* Uzağı görebilen, bakış açısı geniş.
* görüş alanını genişletmek, daha geniş, daha fazla bilgi ve görüş edinmek.
* Uflamak işi.
* Acı, sızıduyarak uf demek. uflayıp puflamak sürekli olarak uflamak, uflayıp durmak.
* Kaynak yapımında, metalleri kesme ve eritme işlemlerinde kullanılan, alev püskürten araç, hamlaç.
* Lâboratuvarlarda yüksek ısı elde edilen...
* Üflemek işi.
* Dudaklarıbüzerek soluğu bir şey üzerine hızla vermek.
* Yanmakta olan bir şeyi söndürmek veya canlandırmak için soluk vermek.
* (nefesle...
* Üflenerek çalınan (çalgı).
* Üflenerek seslendirilen müzik aracı.
* Üflenmek işi.
* Üflemek işi yapılmak.
* Üfleyen kimse.
* Çekülün gösterdiği dikey çizgi ile gözlemci üzerinden geçen düzlem, göz erimi.
* Düz arazide veya açık denizde gökle yerin birleşir gibi...
* Göz eriminde geçen yatay düzlemle kesiştiği çizgi.
* (yıldız için) Batma.
* Ölme.