Büyük Türkçe Sözlük
* Yola devam etmek üzere, bir yerde, kısa bir süre kalmak.
* Bir yerin yanından, yakınından, içinden geçmek.
* Fırlayarak çıkmak, dışarı çıkmak.
*...
* Uğranmak işi.
* Uğramak işi yapılmak.
* Bir insanın yaptığı işveya meslek, meşguliyet.
* Bir güçlüğü yenmek için gösterilen sürekli çaba, mücadele.
* Uğraşılan şey, işgüç, meşgale.
* Uğraşılmak işi.
* Uğraşmak işi yapılmak.
* Uğraşmak işi.
* Bir işi başarmaya çalışmak, işedinmek.
* Bir işüzerinde sürekli çalışmak.
* Zamanını bir işe verme durumunda kalmak.
* Birine kötü davranmak.
*...
* Uğraştırmak işi.
* Uğraşmasına yol açmak.
* Uğratmak işi.
* Uğramak işini yaptırmak, uğramasına sebep olmak.
* Savmak, çıkmak, dışarı atmak, kovmak.
* Hırsız.
* Ön veya yan.
* Uğrulamak işi veya durumu.
* Hırsızlıkla ele geçirmek, çalmak, sirkat etmek.
* Uğrunun yaptığı iş, hırsızlık, sirkat.
* Yer'in dönme ekseninin, yaptığıkoni hareketi boyunca dalgalanması, nütasyon.
* Gizlice.
* Gizli olarak, gizli gizli, gizlice.