Büyük Türkçe Sözlük
* Pay ederek dağıtmak, bölüştürmek.
* Herkesin payını kendisine vermek, bölüp dağıtmak, tevzi etmek.
* Alışma, kaynaşma.
* Tanışma, görüşme.
* Dostluk, ahbaplık.
* tanışmak, görüşüp konuşmak, sohbet etmek.
* Kadife, şeftali vb. nin üzerinde bulunan ince tüy.
* Bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümü, diyar, memleket.
* Devlet.
* Herhangi bir özelliği yönünden düşünülen bölge.
* bir ülkeyi savaşarak almak, fethetmek.
* Bkz. ülkeler coğrafyası.
* Değişik ülkeler arasında oluşan durum.
* Yeryüzündeki değişik yerlerin olaylarıyla coğrafya arasındaki ilintiyi araştıran ve coğrafyanın en geniş kolunu oluşturan bilim dalı.
* Boğa burcunda, yedi yıldızdan oluşan takım, Süreyya.
* Ülkeye ilişkin.
* Ülkeye ilişkin olma durumu.
* Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey, ideal.
* Gerçekte olmayıp, yalnız düşüncede tasarım biçiminde var olan, yalnızca düşünce ile kavranabilen...
* Bir ülküye çıkar gütmeden bağlı olan, idealist.
* Bir ülküyle belirlenmişolan, bu ülküye çıkar gütmeden bağlıkalan yaşama biçimi ve dünya görüşü.
* Aynı ülküye bağlı olanlardan her biri.
* Ülküleştirilmek işi.
* Ülküleştirmek işi yapılmak.
* Ülkü durumuna getirme, idealleştirme, idealizasyon.
* Ülkü durumuna getirmek, idealleştirmek.