Büyük Türkçe Sözlük
* Serbest atış şırasında, atış noktasından kaleye doğru ve oluşturulan baraja kadar belirlenen nizamî ara açıklığı.
* (futbol veya hentbolda kaleye yapılan vuruşları önlemek için) oyuncular kale önünü kapatacak biçimde sıralanmak, duvar yapmak.
* herhangi bir sebeple konulmuş olan şartı yerine getirip başarı sağlamak.
* Tüylü, kıllı çuha, kebe.
* Bir cins tüylü av köpeği.
* Tahta, çinko gibi hafif şeylerden yapılmış, temelsiz eğreti yapı.
* Küçük baraka.
* Yağmur.
* Osmanlı sarayında genel olarak bostancıların, baltacı ve kapıcıların giydikleri, kırmızı çuhadan yapılmış, ucu kıvrık, uzunca başlık.
* Bilim...
* Kaptanın, tayfaların, gemi sahibine, armatöre veya sigorta ortaklığına bilerek verdikleri zarar.
* İhtiyar Rum meyhanecilerine seslenmek için kullanılır.
* Kale duvarlarında düşmana ok atmak için açılmış delik.
* Uygarlaşmamış.
* Uygarlaşmamış kavim, topluluk.
* Kaba ve kırıcı.
* Kaba saba, ilkel.
* Barbara yakışan bir biçimde.
* Kaba ve kırıcı bir davranışla.
* Bir sözün fonetik veya morfolojik yapısında yapılan büyük yanlışlık.
* Barbarlaşmak işi.
* Barbar gibi davranmak.
* Barbar olma durumu.
* Bar oyunlarında sıranın sağ başında yer alan ve oyunun düzenini sağlayan kimse.
* Kalelerde mazgal ve mazgal siperlerinin oluşturduğu girintili çıkıntılı dış duvarların üst bölümü, kale korkuluğu.
* Özellikle balkonlarda ızgara et pişirmekte kullanılan ve duvar içerisine gömülmüş ocak.