Büyük Türkçe Sözlük
* Urgancının yaptığı iş.
* Suda çok az eriyen, soda ve amonyakla birleşince kısmen eriyebilen asit ve nötr tuzlar oluşturan asit (C5H4N4O3).
* Çok ürken.
* Çekingen.
* Ürkerek, çekingenlikle.
* Ürkek bir biçimde.
* Ürkekleşmek durumu.
* Ürkek duruma gelmek.
* Ürkek olma durumu veya ürkekçe davranış.
* Ürkmek durumu, tevahhuş.
* Bir şeyden korkup birden sıçramak, tevahhuşetmek.
* Şaşkınlık ve korku duymak.
* (ağaç) Meyve vermemek.
* Çekinmek.
* Topluluğu saran ortak korku, panik.
* Ürkme, çekinme duygusu veren.
* Ürkme duygusu, tevahhuş.
* ürkütmek.
* Ürküntü veren.
* Ürkmek işi veya biçimi.
* Ürkü vermeyen.
* Ürkütmek işi.
* Ürküntü vermek.
* Korkutup kaçırmak.
* Herhangi bir etkiyle bitkinin gelişmesini engellemek.
* Korkutmak.
* Kuşkulandırmak.
* Ürküntüye yol açan.