Büyük Türkçe Sözlük
* yenmek.
* Deriyi oluşturan iki tabakadan dışta olanı, epiderm.
* Yüksek bitkilerde bütün bölümleri sararak onları dış etkilerden koruyan renksiz, saydam...
* Üst derinin altında bulunan hücre katmanı.
* Üst damak üzerinde sıralanan dişlerin her biri.
* Dudaklardan üstte bulunanı.
* Eklem bacaklı hayvanlarda ağız parçalarını örten bir uzantı, karından bacaklılarda ağız bölgesinin dış yanı.
* Bir yıldızın ufuk üzerinde en yüksek noktaya geçişdurumu, yücelim.
* Trafik akımını kesmemek için bir yolun üstünden geçirilen köprü biçiminde üstü açık yol.
* Gemilerde güvertenin yüksekte kalan bölümü.
* Görüş, irade gibi nitelikleri yüksek, yetenek ve erdemleri herkesten üstün olan insan, dâhi.
* Bulunulan yere göre bir üst daire ve bölüm.
* İçinde bulunulan lig maçlarının bir üst ligi.
* Yüksekten.
* üstünlük taslayarak söz söylemek.
* Bir üst sınıf veya ileri sınıf.
* İleri gelenler sınıfı.
* Netice itibarıyla.
* Birbiri arkasından.
* Birbirinin üstüne konulmuş.
* Çok kalabalık, sıkışık.
* Alt yapı üzerine kurulan, oturmaya veya üretime yarayan yapıların tümü.
* Alt yapı üzerinde oluşan kültür, din, sanat, felsefe, bilim, ülkü...
* Bir zanaatı gereği gibi öğrenmiş olan ve kendi başına yapabilen kimse.
* Sanat öğreticisi.
* Zanaatçılar için san.
* Eli uz, işinin eri...
* (eli uz,işinin eri olan bir kimse) yapmak.