Büyük Türkçe Sözlük
* saldırmak.
* ısrar etmek.
* korkutmak, yıldırmak amacıyla saldıracakmış gibi yapmak.
* İnceliklerine inmeden, özen göstermeden (yapılan), gelişi güzel, sathî.
* Yüzeysel, gereği gibi olmayan, şöyle böyle.
* Üstünleşmek durumu.
* Üstün duruma gelmek.
* Üstün olma durumu, rüçhan.
* En, çok zarfıyla sıfat veya başka zafların nitelik ve nicelik bakımından kazandıkları en üstün anlam.
* Kişinin kendini bazı yönlerden veya genellikle insanların çoğundan üstün görmesi, üstünlük kompleksi.
* Üstünlük kompleksi.
* Kendini olduğundan fazla ve abartılı bir biçimde yeterli, yetenekli ve güçlü görme duygusu.
* Üstünsemek işi veya durumu.
* Üstün, iyi, yeğlenir olduğuna inanmak.
* (kadın) gebeyken aybaşı olmak.
* hastalıktan söz ederken karşısındakinin tutulmaması dileğiyle söylenen söz.
* Gemi kalafatında, işliklerde, buharlı makinelerde, temizlik işlerinde, otomobilcilikte kullanılan didilmiş kendir.
* Üstüpülemek işi.
* Üstüpü ile silmek veya temizlemek.
* Tıraş için kullanılan, açılır kapanır, çok keskin bıçak.
* Ustura bilemek için kullanılan taşın yapıldığı bir tür sert şist.
* vücuttaki istenmeyen kılları temizlemek.