Büyük Türkçe Sözlük
* barış antlaşmasını imzalamak.
* Barışı seven, barışsever, sulhçu, sulhsever, sulhperver.
* Barışı amaçlayan, barışı öngören.
* Bkz. barışçı.
* Barışçı olma durumu, kavga etmeme eğilimi.
* Bkz. ağır küre.
* Başkası ile barış durumunda bulunan, dargın veya düşman olmayan, sevecen, hoşgörülü.
* sevecen ve hoşgörülü davranmak.
* Barışık olma durumu.
* Barışmak durumu, uzlaşma, anlaşma.
* İki taraf, aralarındaki dargınlığı kaldırmak, uzlaşmak, anlaşmak.
* Sevmek, zevk almak.
* Barışçı, barışçıl, sulhçu, sulhsever, sulhperver.
* Barışsever olma durumu.
* Barıştırmak işi.
* Barışmalarını sağlamak, ara bulmak.
* Baryum oksit (BaO) veya baryum hidroksit Ba(OH)2.
* Doğal baryum sülfat (BaSO4).
* İçinde barit bulunduran.
* Kalınbağırsağın ve rektumun radyolojik işlemde baryum sülfatla doldurulması ve yıkanması.
* Tenor ve bas arasındaki erkek sesi.
* Basso ile alto arasında ses veren, pistonlu bir tür ağız çalgısı.
* Hemzemin geçitlerde kara yolu güvenliğini sağlamak için kullanılan açılır kapanır engel.
* Kara yollarının kenarlarına yapılan korkuluk, engel...