Büyük Türkçe Sözlük
* Körükçünün yaptığı iş.
* Körükleme işi.
* Körükle üflemek.
* Kızıştırmak, kışkırtmak, şiddetlendirmek.
* Körüklenmek işi.
* Körüklemek işine konu olmak veya körüklemek işi yapılmak.
* Kışkırtıcı.
* Körüğü olan.
* Körüğü olmayan.
* Koru durumunda olan sık ağaçlı yer.
* Can güvenliğinin tehlikede olduğu düşünülen bir kimseyi saldırılardan korumak üzere görevlendirilmiş kişi.
* Can güvenliği tehlikede olduğu düşünülen bir kimseyi korumak üzere eğitilmiş ve bazı özel aletlerle donatılmış emniyet görevlisi.
* Bağlantı ünsüzü.
* Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden veya zor bir durumdan uzak tutmak, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek.
* Güçlü bir...
* Koruma sağlayan şey.
* Üst derinin en dış tabakası.
* Korun tabakasını ve bu tabakanın değişimiyle oluşan tırnak, boynuz vb. yi yapan doku.
* istenilen şey fazlasıyla elde edildi.
* rastlantı sonucu birine zarar veren, hesapta olmayan iş.
* Korunmak için yapılmış yer, sığınılan, saklanılan yapı, mağara gibi yer.
* Koruyan, esirgeyen, saklayan yer veya kimse.
* Korunağı olan.