Büyük Türkçe Sözlük
* İçi su dolu kabarcık.
* Tartı.
* Ölçü.
* Tartılı.
* Ölçülü.
* Tartısız.
* Ölçüsü olmayan.
* Osmanlılarda devletin bakanlık, valilik gibi yüksek görevlerinde bulunan ve paşa unvanını taşıyan kimselere verilen ad.
* Satrançta, her yöne...
* İleri gelenler.
* Sadrazam.
* Vezir olma durumu, vezir derecesi, vezaret.
* Bir tür hamur tatlısı.
* Banka, büro vb. kuruluşlarda para alınıp verilen yer.
* Terazi.
* Banka, büro vb. kuruluşlarda para alıp veren görevli, veznedar.
* Terazi yapan veya satan kimse.
* Vezneci olma durumu.
* Vezneci.
* Veznedarın görevi.
* Banka, büro vb. kuruluşlarda veznenin bulunduğu yer.
* Titreşim.
* Titreşim yaratan araç.
* Virgül biçimindeki bakteri.
* Yüz yüze, yüzüne karşı, yüzlemece.
* Yüz yüze olan veya yapılan, yüzüne karşı olan, yüzlemece.
* Kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlâk değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama...