Büyük Türkçe Sözlük
* vurgun sonucu ölmek veya sakat kalmak.
* Para dalgalanmalarından yararlanarak kolay yoldan, kazanç elde eden kimse, muhtekir, spekülâtör.
* Vurguncu olma durumu, ihtikâr, spekülâsyon.
* haksız kazanç sağlama için uğraşmak.
* Vurgun olma, gönül kaptırma durumu.
* Vurgu ile söylenmeyen, baskısız.
* Bir kelimede vurgu bulunmayan hece.
* Vurmak işi.
* Davul, zil, timbal, tef gibi vurularak çalınan çalgılar.
* Bkz. vurma çalgılar.
* Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla indirmek.
* Ses çıkarmak için, bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca değdirmek.
* Etkisi bir...
* Silâhla yaratılan kargaşalık.
* Uzun uzun çekişerek, sıkı pazarlık ederek.
* Kalbin, gevşeyip kasılmasından ileri gelen kımıldanışı, vuruş.
* Vuran, silâh attığında hedefini vuran.
* Silâh gücü yüksek, özel eğitim görmüş askerî birlik.
* Sivil bir kuruluş içinde etkili silâhlarla donatılan birlik.
* Bkz. vurucu güç.
* Çarpık, çarpılmış.
* Vurulmak durumu.
* Vurmak işine konu olmak.
* Âşık olmak, gönül kaptırmak, sevdalanmak.
* Vurulmak işi veya biçimi.