Büyük Türkçe Sözlük
* yabancı gibi görmek, yabancı olarak benimsemek.
* Egzotik.
* Yabancılamak işi.
* Yabancı gibi görmek, kendinden saymamak, yadırgamak.
* Yabancılaşmak işi.
* Belli tarihî şartlarda insan ve toplum etkinlikleri ürünlerinin, bu etkinliklerden bağımsız ve bunlara egemen olan...
* Tanımaz bilmez hâle gelmek, yabancı olmak.
* Alışamamak, yadırgamak, yabancılık çekmek.
* Yabancılaştırmak işi.
* Yabancı duruma getirmek.
* Yabancı olma durumu.
* (bir iş veya çevrede) yabancı olmaktan doğan güçlüklere uğramak.
* bir kimseye, bir şeye alışmamak.
* Egzotizm.
* tanımamak, bilmemek (tanımak, bilmek).
* İlkel bir durumda yaşayan (insan, hayvan, bitki), vahşî.
* Görgüsü olmayan
* Hünnapgillerden, yaprakları almaşık, kırmızı renkli yemişi olan bir bitki (Rhamnus frengula).
* Kengel, kenger, eşek dikeni, domuz dikeni, diken enginarı, büyük deve dikeni olarak da bilinen bitki.
* Bkz. yaban gülü.
* Ehlîleşmemiş vahşî ve yırtıcı hayvanların genel adı
* İncir ağacının yabanî türü.
* Yaban inciri.
* Pazı.