Büyük Türkçe Sözlük
* biriyle ilgilenmek, sevgiyle davranmak
* sıkı ilişki içinde bulunmak, ilgi ve destek vermek
* Yakınmak (I, II) işi, şikâyet, şekva
* (kına, yakın.ni) Vücudun bir yerine sürmek.
* Sızlanmak, sızlanarak anlatmak, şikâyet etmek
* Tek bir noktaya doğru yönelen (ışınlar, çizgiler), mütekarip
* Yakınsak olma durumu
* Yakınsamak işi.
* Aradaki açıklık sonsuz küçülerek fakat kesişmeden bir noktaya, bir limite doğru yaklaşma
* Bir şeyin yakın zamanda olacağını düşünmek, olmasını yakın görmek.
* (değişken bir büyüklük için) Durağan bir büyüklüğe, hiçbir zaman erişmemek...
* Yakılan bir şeyin kalıntıları
* çok büyük zarar vermek
* Yakmak işi veya biçimi
* Uygunluk, yaraşma.
* Yakışıklı delikanlı
* yerinde olmak (veya olmamak), uygun düşmek (veya düşmemek)
* (erkek için) Güzel, gösterişli
* Yakışıklı olma durumu
* Yakışık almayan, uygunsuz, çirkin, münasebetsiz
* uygun düşmemek, çirkin olmak, münasebetsiz görünmek
* Yakışık almayan davranış veya durum, uygunsuzluk
* Yakışmak işi
* Güzel durmak, iyi gitmek, yaraşmak, uygun gelmek.
* Uygun olmak, iyi, karşılanmak, münasip olmak