Büyük Türkçe Sözlük
* Bir şeyi alevden geçirmek
* Yalazlanmak işi
* Ateş alevle yanmak, alevle tutuşmak
* Dik.
* Düz, kaygan
* Yalçınlaşmak işi veya durumu
* Yalçın duruma gelmek
* Parlak, cilâlı
* Eşyaya altın veya gümüş görünümü vermek için kullanılan, sıvı veya yaprak durumundaki altın, gümüş ve bunların taklidi olan madde.
* Bu madde...
* Yaldız işleri yapan kimse.
* Bir şeyin iç yüzüne değil de gösterişe önem veren (kimse)
* Yaldızcının zanaatı.
* Gösterişli fakat değersiz iş yapma
* Yaldızlamak işi.
* Ciltlenmiş kitapların kapak veya kenarlarını saf altınla süsleme, tezhip
* Bir eşyayı yaldızla kaplamak, yaldız sürerek süslemek.
* Parlatmak.
* Gösterişli süslerle değersizliğini veya kötülüğünü gizlemek.
* Bkz. boynuz...
* Yaldızlanmak işi
* Yaldızlamak işi yapılmak veya yaldızlamak işine konu olmak
* Yaldızlatmak işi
* Yaldızlamak işini yaptırmak
* Üzerine yaldız sürülmüş, yaldızla süslenmiş.
* Aldatıcı, göz boyayıcı
* Kötülüğü örtülerek, gizlenerek verilen şey
* Arapça şarkı
* usanç verecek sürüp giden iş, konuşma vb. için kullanılır