Büyük Türkçe Sözlük
* Yer veya gök küresinin ekvatorla bölünmüş iki yarısından her biri, yarım küre.
* İki eşit parçaya bölünmüş bir kürenin her parçası.
* Tam gün çalışılmayan, günün belli saatlerinde görülen iş
* işsiz, yoksul kimse.
* Pabuçlarının arkasına basmış olan.
* Konaklama tesislerinde oda ve kahvaltı hizmetleri yanında öğle veya akşam yemeğinden birisinin verilmesine dayanan sistem
* Porsiyonun yarısı olan yemek
* sağ yana biraz yönelmek
* Üzerine yan yelkeni açmak için direklerin gerisine eğik olarak konulan seren
* sol yana biraz yönelmek
* Tam tarifenin yarısı
* Yarım kafiye
* Bkz. yarı ünlü
* Kusurlu, eksik, üstünkörü
* Yalnız bir yanından ana karaya bağlı, öbür yanları denizle çevrili kara parçası
* Vücudun yarısına gelen inme.
* Yarım baş ağrısı
* Yarımlamak işi
* Bir işin yarısını yapmak, yarılamak
* Sakat ve sağlıksız olma durumu.
* Kasık fıtığı, fıtık.
* Şiniğin yarısı
* Yarım yarım, yarım olarak
* Bu günden sonra gelecek ilk gün.
* Gelecek, ilerideki zaman.
* Bugünden sonra gelecek ilk günde
* ileride, yakın bir zamanda