Büyük Türkçe Sözlük
* Yaşları birbirine eşit olan
* Yaşıt olma durumu
* Yaslamak işi
* Dayamak
* Yaşlanmak işi
* Yaslanmak (I, II) işi
* Yaşı ilerleme, ihtiyarlığa yaklaşma
* Dayanmak.
* Güvenmek.
* Yasa bürünmek, yas içinde olmak
* çok ağlamak
* Yasla olan, yas tutan kimse, matemli
* Yaşlı ve görgülü, olgun
* Yaşı ilerlemiş, ihtiyar.
* Yaşı ilerlemiş kimse.
* (göz için) Yaşla dolmuş
* Biraz yaşlı olan
* Yaşı biraz geçkin durumunda olan (kimse)
* Yaş olma durumu veya yaş yer, ıslaklık, höl, öl, rutubet
* Huzurevi
* Yaşlı olma durumu
* Geriatri
* Çalışanlara emekli olduktan sonra aylık veya toptan ödeme sağlayan sigorta türü
* Kadınların ferace ile birlikte kullandıkları, gözleri açıkta bırakan, ince yüz örtüsü.
* Başla birlikte yüzü, ağzı kapatan örtü