Büyük Türkçe Sözlük
* uzun uzun anlatılan bir sorunu sonuca bağlarken sözün uzadığını anlatmak için söylenir.
* bir şeyden kurtulamamak.
* izin almadan ve gideceği yeri bildirmeden gitmek, savuşmak.
* başına büyük bir dert almak.
* birini nişanlamak veya evlendirmek.
* gözetlemek.
* birini, kötü sonuçlar verecek bir duruma itmek.
* birini bir işe yerleştirmek, işsizlikten, başıboşluktan kurtarmak.
* yalnız veya serbest bırakmak.
* baş ağrısını önlemek için alnın üstünden arkaya doğru eşarp ve benzeri şeyleri çepeçevre bağlamak.
* (bitki için) filizlenmeye başlamak.
* sıkıntılı bir duruma girmek veya getirilmek.
* onurunu korumak.
* sessiz, sakin kalmak.
* mutluluktan yarı sarhoş duruma getirmek.
* kendine hayran bırakmak.
* sis kaplamak, sis bürümek.
* bir daha kötülük edemeyecek duruma getirmek.
* bir işi kötü yapmak, bir işi istenildiği gibi yapmamak.
* öldürülmesini istemek.
* bir işi aralıksız sürdürmek.
* iyileşememek, yataktan çıkamamak.