Büyük Türkçe Sözlük
* Yük treni, marşandiz
* Yüklük
* bir kimse, sıkıntılı bir işini başkasına yaptırmak.
* kendisi için başkasına para harcatmak, masraf yaptırmak
* Yük taşımada kullanılan tren, yük katarı
* Yük taşımada kullanılan vagon
* (hayvana) yük yüklemek
* Yer katmanları kıvrımlarının tümsek bölümü, semer, ineç karşıtı
* yukarıda
* Bkz. yukarıdan
* Bir şeyin üst bölümü, aşağı karşıtı, fevk.
* Yetkili kimse.
* Aşama, sınıf, makam bakımından ilerde olan.
* Benzerleri arasında üstte bulunan.
*...
* Bir yerleşim bölgesinde yüksek yerlerde oluşan mahalle
* Bkz. aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık
* Üst tarafta olan
* Tepeden, üstten
* yumuşaklık göstermemek, ağır önerilerde bulunmak, sert davranmak
* kendini karşısındakinden üstün görmek
* Üst tarafı, yukarı kısmı
* Ücretle yük taşıyarak geçinen kimse, taşıyıcı, hamal
* Sırtında veya elinde yük taşıma işi, hamallık
* Cümlede oluş , işve hareket bildiren kelime veya kelime grubu, haber.
* Bir konu için olumlanan veya inkâr edilen şey