Büyük Türkçe Sözlük
* Bir çeneklilerden, çiğdem, lâle, soğan, pırasa, zambak gibi bitkileri içine alan bir familya.
* Zambiya halkından olan kimse.
* Bkz. kambur zambur.
* İç yüz, iç.
* Kişi, özlük, gösterme, soru ve belirsizlik kavramları vererek, varlıkların yerini tutan kelime, adıl.
* Akasya, kitre, sütleğen gibi bazı ağaçların kabuklarından sızarak donan, renksiz veya sarı kırmızımtırak renkte amorf madde, eriyiği yapıştırıcı...
* Akasya, mimoza gibi zamk veya reçineli zamka benzeyen maddeler veren okaliptüslere ve daha birçok ağaca verilen ad.
* Bkz. zamk ağacı.
* Bol miktarda zamk salgılama sonucu ortaya çıkan hastalığa verilen ad.
* Bkz. Arap zamkı.
* Adı birden hatırlanamayan küçük, değersiz şeyler için kullanılır.
* Dost, metres.
* Kaçma.
* kaçmak, savuşmak.
* Zamklamak işi veya durumu.
* Zamk sürmek.
* Zamklanmak işi veya durumu.
* Zamklamak işini konu olmak veya zamklamak işi yapılmak.
* Üstüne zamk sürülmüş.
* Bir tarafı yapıştırılmak amacıyla zamklanmış kâğıt.
* Zamlanmak işi veya durumu.
* Fiyatı yükselmek.
* Ötre.