Büyük Türkçe Sözlük
* Bir kimsenin zihin gücünün hangi düzeyde bulunduğunu gösteren değer.
* Türlü sebeplerle zihnin görevini yapmakta gösterdiği sürekli yavaşlama, duraklama ve gerileme durumu.
* Bir kimsenin doğal yeteneğini veya genel yaşantılar yoluyla gelişen kişiliğini ölçmek için hazırlanmış olan testler.
* Bir zekâ testinden elde edilen puanın, o zekâ testinin ortalamasına göre gösterdiği yer.
* Bir kimsenin zihin gücü ve kabiliyeti.
* Müslümanlıkta, sahip olunan mal ve paranın kırkta birinin, her yıl sadaka olarak dağıtılmasını öngören İslâmın beş şartından biri.
* Müslümanlıkta, sahip olunan mal ve paranın kırkta birlik payını sadaka olarak dağıtmak.
* Çabuk anlama ve kavrama, zeyreklik, zekâ.
* Erkeklik organı, kamış.
* Bir dileğin gerçekleşmesi için kırk çeşit yiyecekle hazırlanan sofra.
* Anlama, kavrama yeteneği olan, zekâsı olan, anlak, zeyrek.
* Çabuk ve kolay kavrayan.
* Zekâ varlığı gösteren.
* Zeki olarak, zekiye uygun bir biçimde.
* Hor görülen, aşağı tutulan, aşağılanan.
* aşağılamak, hor görmek, önem ve değer vermemek.
* hor görülmek, aşağılanmak.
* Çift öküzünün boyunduruktan çıkmaması için boynunun iki yanından boyunduruğa, aşağıya doğru geçirilen çubuk.
* Deprem.
* Bir kimseyi kötüleme, yerme, yergi.
* zembereği kurulmaz duruma gelmek.
* kendini tutamayarak uzun uzun ve sesli gülmek.
* Saatlerin çeşitli parçalarını harekete geçiren yay.
* Kapılara takılan yaylı kapama düzeneği.
* Hayvan sırtında taşınabilen küçük top.
* Çelik...