Büyük Türkçe Sözlük
* Uçlarına zil takılmış maşa biçiminde bir çalgı.
* Edepsiz, şirret.
* Zili olmayan.
* çok sevindiğini belli etmek.
* Bkz. zelve.
* Sahibi kendisi olsun olmasın bir malı kullanmakta olan, elinde tutan kimse, eldeci.
* Bir malı kullanmakta olma durumu.
* Yönetici, işbaşında bulunan kimse.
* Delgeç.
* Delgeçle açılan delik.
* Zımbalamak işi veya durumu.
* Bir şeyin üzerinde zımba ile delik açmak.
* Bıçaklamak, bıçakla vurmak, öldürmek.
* Zımbalanmak işi veya durumu.
* Zımbalanmak işi yapılmak.
* Zımbalatmak işi veya durumu.
* Zımba ile işlem yaptırmak.
* Zımbası olan.
* Kolay koparılabilsin diye yapraklarının dibi zımbalanmış olan defter.
* Zımbırdatmak işi veya durumu.
* Telli bir çalgıyı acemice çalmak.
* Herhangi bir şeyden çirkin ve kulağı tırmalayan sesler çıkarmak.
* Telli bir çalgıyı acemice çalarak çıkarılan çirkin ses.
* Bu çirkin sesi çıkaran şey.
* Adı hatırlanmayan veya söylenilmek istenmeyen ufak ve...
* Üstünde olan şey.
* Bir ticaret kuruluşunun borçlarının tümü.