Büyük Türkçe Sözlük
* Liyakati olmayan, başarısız, yeteneksiz, değimsiz.
* Liyakatsiz olma durumu.
* Krezol.
* Yatakta kadınların giydiği bir çeşit yün hırka.
* Salkım durumunda mavi çiçekleri bulunan bir veya çok yıllık Kuzey Amerika bitkisi (Lobelia).
* Bir yapının kapısından içeri girildiğinde görülen ilk boşluk, dalan.
* Otel, tiyatro gibi yerlerde girişe yakın geniş yer.
* Bazı ortak...
* Çıkarları ortak olan grupların temsilcisi, dalancı.
* Dalancılık.
* Kalın, kısa ve düzgün sopa.
* Kol gücünü geliştirmek için kullanılan, gürgenden jimnastik aracı.
* Tiyatro, sinema gibi eğlence yerlerinde veya parlâmento salonlarında özel bölme.
* Masonların toplantı yeri.
* Gemilerin baş bodoslamalarının her iki yanında, çapayı içine alabilen ve güverteye açılan demir zincirin geçtiği delik.
* Küme, yığın.
* Demet.
* Taneli veya tanesiz saman yığını.
* Üzeri toprak veya otla örtülmüş saman yığını.
* Güneyden veya güneybatıdan esen ve bazen de yağışgetiren yerel rüzgâr, kaba yel.
* Bu rüzgârın estiği gün veya zaman.
* Güney yönü.
* Lodos estiğinde sersemleyip kolayca avlanan balık.
* Alık, sersem, şaşkın, ne yaptığını bilmez hâlde dolaşan (kimse).
* hava soğuk iken lodosla ısınmak.
* Lodoslamak işi.
* Lodos esmeye başlamak.
* (rüzgâr) Lodosa çevirmek.
* Lodosu olan, lodosa sahip veya lodosa maruz kalan.
* Lodosun estiği yön, güney.
* Yollarda, toprak damlarda yeri bastırmak veya tarlalarda toprağı ezmek için gezdirilen taş silindir.