Büyük Türkçe Sözlük
* İkiyüzlü, yüze gülen, müraî.
* İkiyüzlülükle.
* İkiyüzlülük, müraîlik.
* Peseta'nın dörtte biri değerinde İspanyol parası.
* İran, Suudî Arabistan ve Yemen'de kullanılan para birimi.
* Osmanlı donanmasında tümgenerale eş bir rütbe.
* Başkanlık.
* Olduğu gibi görünen, ikiyüzlü davranmayan.
* Nefsin isteklerini kırma.
* Perhiz.
* Matematik, geometri gibi bilimlerle ilgili olan.
* Matematik bilgisi.
* Matematik.
* Matematikçi, matemetik öğretmeni.
* Granitle aynı kimyasal yapıda, içinde mikrolitler olan kayaç, liparit.
* Razı olma, isteme, istek.
* razı olmak, onamak, uygun bulmak.
* izni olmak, müsaadesi olmak.
* onayını almak, müsaadesini almak.
* Zarara uğrama tehlikesi.
* Yiyecek, içecek şey, azık.
* Tanrı'nın herkese verdiğine inanılan nimet.
* Yaşamak için gerekli yiyecek, doygu.
* günlük yiyecek parasını çıkarmak.