Büyük Türkçe Sözlük
* En üst düzeydeki savcı.
* Başsavcı olma durumu.
* Başsavcının görevi veya makamı.
* Bir devletin yönetim merkezi olan şehir, devlet merkezi, başkent.
* Başı olmayan.
* Yöneticisi, başkanı olmayan.
* Başı veya başkanı bulunmama durumu.
* Yasası ve hükûmeti olmayan topluluk, erksizlik, anarşi.
* En kalın erkek sesi.
* En kalın sesli orkestra çalgısı.
* bir işin yöneticisi olmak.
* önde olmak, üstün durumda olmak.
* en ileri durumda bulunmak.
* çok saygı göstermek.
* Yunan ve Roma mimarlıklarında, sütunların üstüne oturan ve iki sütun arasındaki uzaklığın üstünü örten büyük, uzun taş kirişlerin oluşturduğu bölüm.
* Başhekim.
* Başhekimlik.
* başından alarak, bir kez daha, yeniden.
* Hepsi, bütünü, bir uçtan öbür uca kadar.
* pek çok olmak, pek çoğalmak.
* Tamamen, bütünüyle, hepsi bir arada.
* Başından sonuna kadar.
* ayartmak, kötü yola sürüklemek, doğru yoldan saptırmak.
* ahlâkı bozulmak.
* başkası tarafından kullanılmış.