Büyük Türkçe Sözlük
* Zıtlanmak işi veya durumu.
* Ters, karşı davranmak, zıtlaşmak.
* Zıtlaşmak işi veya durumu.
* Birbirine karşı ters davranmak.
* Birbirine karşıt olmak.
* Zıt olma durumu.
* İki ucu açık küçük boru.
* Bir kilit dilinin yerleşmesi için açılmış delik.
* sinirlendirmek, öfkelendirmek.
* çok sinirlenmek, öfkelenmek.
* aklını yitirmek, çılgın gibi davranmak.
* Zıvanası olan.
* Bir ucunda kartondan zıvana bulunan sigara.
* İçinde esrar bulunan sigara.
* Zıvanası olan vida.
* Zıvanası olmayan.
* Kaçık, delişmen.
* Akdeniz bölgesinde yetişen, 100-300 cm yüksekliğinde, kuvvetli kokulu bir çalı (Anagyris foetida).
* Işık, aydınlık.
* Kaybolma, yitme, kayıp, yitim.
* Aydınlık, ışığı bol, parlak.
* Çok, daha çok, daha fazla.
* Çoğalma, artma.
* yemekte bulunanlara veya yemeğe buyurun diyenlere söylenen bir nezaket sözü.
* Ziyadeleşmek işi veya durumu, fazlalaşma.
* Fazlalaşmak.