Büyük Türkçe Sözlük
* Kükürtlemek işi.
* Toz kükürt serpmek.
* Kükürtlenmek işi.
* Kükürtlemek işine konu olmak veya kükürtlemek işi yapılmak.
* İçinde kükürt bulunan.
* İçinde kükürt bulunmayan.
* Yanan şeylerden arta kalan toz madde.
* Yanmış bir yapının kalıntısı.
* Bütün, tüm.
* Tanrı'ya göre insan.
* Yabancı ülkelerden tutsak olarak getirilen ve alınıp satılabilen köle veya karavaş.
* (ateşiçin) sönmek.
* gücünü, etkisini yitirmek.
* Osmanlılarda köle veya karavaşlıktan yetişen kadınlara verilen ad.
* Külde pişirilen çörek.
* yakmak, kavurmak.
* birinin varını yoğunu yok etmek.
* (bet beniz için) soluk, renksiz.
* İnsanların birbirlerine geçen emekleri, hakları.
* Yeniçeri Ocağında yeniçeri ağasından sonra gelen en yüksek düzeydeki subay, kul kethüdası.
* heyacandan rengi solmak.
* tam bir doğruluk ve özveri ile bağlanarak, bütün isteklerini yerine getirmeye hazır olmak.
* Vergi toplayan belediye tahsildarı.
* kuloğlu.
* bütünüyle yanmak.
* varını yoğunu yitirmek.