Büyük Türkçe Sözlük
* öldürmek.
* hırpalamak, çok yormak, yıprandırmak.
* her tehlikeyi göze alarak işe girişmek.
* keyfini bozmak, neşesini kaçırmak.
* sağlığı korumak gerektiğini anlatan bir söz.
* kendini feda etmek.
* hiçbir şey esirgememek.
* bir şeye çok düşkün olmak, çok sevmek.
* acı verecek biçimde cezalandırmak.
* bir kimseyi, çok sıkıntı ve zarara sokmak.
* canından başka bir şey düşünemeyecek kadar sıkıntıda olmak.
* çok hoşlanmak, çok sevmek.
* Yan, taraf.
* Cani gibi, canice.
* Hastane veya kliniklere hasta veya yaralı taşımaya özgü araç, ambülâns.
* Havuz veya plâjda yüzme bilmeyenleri uyaran, tehlikeden koruyan ve...
* Tipili veya sisli havalarda sığınacak veya yönelecek yeri yolculara, gemilere belli etmek için kullanılan çan (veya düdük).
* Cankurtaran çanı.
* Karaya oturan, yanan veya batma tehlikesi ile karşı karşıya kalan gemileri kurtarmaya yarayan gemi.
* Dağ geçitlerinde tipiden veya soğuktan korunmak için sığınak olarak yapılmış kulübe.
* Deniz kazalarında kullanılmak üzere gemilerde bulundurulan sal.
* Denize düşenlerin kolayca belirlenip kurtarılmaları için denize bırakılan ve kazaya uğrayanların bulup kendilerini göstermeleri için kullanılan...
* Deniz kazalarında veya gemi batmak üzere iken insanları kurtarmaya yarayan motorlu, kürekli sandal, filika.
* Suda boğulma tehlikesine karşı kullanılan ve sudan hafif maddelerden, büyük simit veya yelek biçiminde yapılmış araç.