Büyük Türkçe Sözlük
* Hızı azalmış olarak gelen dalga.
* Fırtınadan sonra tamamıyla sakin duruma gelmiş deniz.
* Dalgasız, açık denizden etkilenmeyen deniz.
* Günümüzde kullanılmayan, konuşulmayan, sadece elimizde belgeleri olan dil.
* Bebeğin ölü doğması durumu.
* Değerinden çok ucuza, yok pahasına.
* hiç kımıldamadan, hareketsiz.
* (ışık için) sönük, fersiz.
* çok az, damla, bu katre.
* hiç olmayacak yerden, mümkün olmayan durumda yardım veya destek beklemek.
* Ölü evinde pişirilip konuklara dağıtılan un veya irmik helvası.
* Herhangi bir işin, faaliyetin veya hareketliliğin durgunlaşıp yavaşladığı süre.
* Gözden uzak yer.
* Dökülen yaprak ve başka bitki kalıntılarından oluşan örtü.
* Parlaklığı olmayan, donuk renk.
* Herhangi bir faaliyet, iş veya durum sırasında yitirilmiş süre veya zaman.
* Teneşir.
* Turizm sezonunun en durgun olduğu dönem.
* Ticaret veya sanayide kâr getirmeyen, geleceğe veya pazar imkânı bulunmayan yatırım.
* Ölü evine komşu veya akrabalar tarafından hazırlanıp getirilen yemek.
* Dinî kurallara göre, ölüyü gömülmeden veya kefene sarmadan önce yıkamak işi.