Büyük Türkçe Sözlük
* Baygınlaşmak işi.
* Baygın duruma gelmek.
* (göz için) Süzülmek.
* Baygın olma durumu.
* Duyumların durması, kan dolaşımının ve solunum görevlerinin duraklaması, vücudun kımıldanamaması gibi fizyolojik...
* bayılmak.
* çok heyecanlanmak, telâşlanmak.
* Baygınlık.
* İpek böceklerinin sindirim organlarında görülen ve yemden kesilmelerine yol açan bir hastalık, bu sebeple koza yapamama durumu.
* Bazı maddeleri satma izni olan kimse, dükkân veya kuruluş.
* İsteyerek, istekle, çok isteyerek, severek.
* Bir maddeyi sürekli satma işi.
* Bu işin yapıldığı yer.
* Baygın duruma girme, kendinden geçme.
* Baygın duruma girmek, uyur gibi olmak, kendinden geçmek, kendini kaybetmek.
* Çok hoşlanmak, çok sevmek.
* Sıcak, açlık, susuzluk, yorgunluk...
* Bayıltan.
* Bayıltacak gibi etkide bulunan.
* Bayıltmak işi.
* Bayılmasını sağlamak, bayılmasına yol açmak.
* Bayılttırmak işi veya durumu.
* Bayılmasına yol açmak, bayılmasını sağlamak.
* (yer için) Gelişip güzelleşmesi, hayat şartlarının uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışılmış olan, mamur.
* Oğuz Türklerinin 24 boyundan...
* Bayındır duruma getirici.
* Bayındırlaşmak durumu.
* Bayındır duruma gelmek.
* Bayındırlaştırmak işi, imar etme.