Büyük Türkçe Sözlük
* Yelek biçiminde yapılmış cankurtaran aracı.
* ölüm tehlikesi karşısında yardım isteme sözü.
* Cankurtaran olma durumu.
* Seve seve her türlü yorgunluğu göze alarak, var gücüyle.
* Canlılık veren, canlılık kazandıran.
* Bir canlıresim veya şema filmi için hareketliliği sağlayan tek tek resimleri yapan sanatçı.
* Canlandırıcı olma durumu.
* Canlandırılmak işi.
* Canlandırmak işine konu olmak.
* Ortada kalan kalıntılarına göre bir eserin ana tasarısına uygun olarak yeniden çizimi.
* Canlandırmak işi.
* Tek tek resimleri veya hareketsiz cisimleri gösterim sırasında hareket duygusu verebilecek biçimde düzenleme ve filme...
* Canlanmasını sağlamak, canlanmasına yol açmak.
* Yaşatmak, (birinin) kılığına girmek.
* Yoğunluk, etkinlik kazandırmak.
* Canlılık, tazelik...
* Canlanmak işi.
* Gücü artmak, diri duruma gelmek.
* Etkinliği artmak, hareketlilik kazanmak.
* Depreşmek.
* Geçmişte yaşanan bir olay veya durum yeniden hatırlanmak.
* Canı olan, diri, yaşayan.
* Güçlü, etkili, hareketli, hayat dolu.
* Yaşayıp yer değiştirebilen yaratık, hayvan.
* Diri diri, henüz ölmemiş.
* Heyecanla.
* Çok zayıf, bir deri bir kemik kalmış kimse.
* Figürlerle süslü veya heykeltıraşlıkta yararlanılan kadın veya erkek.
* Gazino, lokal vb. yerlerde yemek sırasında bir veya birkaç müzisyenin çalgı ve sesleri ile parçaları seslendirmesi.
* Evrenin temeli olarak düşünülen maddenin canlı olduğunu savunan doktrin, hilozoizm.
* Bir hareketi parçalarına ayırıp bunların elle yapılan resimlerinin alıcıyla tek tek çevrilmesine dayanan ve gösterimde sürekli bir hareketi...