Büyük Türkçe Sözlük
* Kalandır işini makine aracılığıyla yapan kimse.
* Bölünenden artanın, sıfırdan farklı bir sayı olduğu bölme işlemi.
* Gösterişi seven, varlıklı kimse.
* Kalantor gibi, kalantora uygun düşen biçimde.
* Kalantor olma durumu.
* Kalın biçilmiş uzun tahta.
* Ahşap yapılarda kiriş olarak kullanılan kalın biçilmiş uzun tahta.
* Kaba, anlayışsız, kereste.
* Kaba, kibar veya nazik olmayan, incelikten yoksun olarak.
* Gemilerde cankurtaran filikalarını oturtmak için güvertelere konulan sehpa.
* Ölçeksiz ayakkabı, yemeni.
* Deriden yapılmış eşya.
* Kundura atölyesi.
* Atom numarası 50, atom ağırlığı 118,7 olan, gümüş beyazlığında 232°C'de eriyen, 7,29 yoğunluğunda, kolay işlenebilen, yumuşak bir element...
* Balık avlamada oltanın ucuna yerleştirilen madde.
* Kap kalaylayan kimse.
* Üstünkörü iş yapan, sahtekâr.
* Kalaycının işi.
* Sahtekârlık.
* Kalaylanmak.
* Kalaycının çalıştığı yer.
* Kalay işlerinin yapıldığı yer.
* Adamakıllı küfretmek.
* Kalaylamak işi.
* Oksitlenmeden korumak için bir metal parçasını veya kabı kalay tabakası ile kaplamak.
* Eksiklikleri, kusurları görünüşte gizlemeye çalışmak.
*...
* Kalaylanmak işi.