Büyük Türkçe Sözlük
* Viyolonsel yapan veya satan kimse.
* Viyolonsel çalan sanatçı.
* Viyolonsel çalan sanatçı.
* Böcek uçarken veya atılan bir şey hızla geçerken çıkan ses.
* hiç önemsememek, aldırış etmemek.
* pek önemsiz görünmek, aldırış etmemek.
* Vızıldama sesini anlatır.
* Bazı resmî kâğıtlara "görülmüştür" anlamında konulan işaret ve bu işareti koyma işi.
* Bir ükeye girmek veya bir ülkeden çıkmak için yetkili...
* bir ülkeye girişizni işlemini konsoloslukta yaptırmak.
* Üniversite ve yüksek okullarda yarıyıl içinde yapılan sınav, ara sınavı.
* Vızıldamak işi.
* Vız diye ses çıkarmak.
* Hafif sesle ve bezdirici biçimde yakınmak, sızlanmak.
* Vızıldanmak işi.
* Yakınmak, sızlanmak.
* Vızıldama sesi.
* Hafif sesle ve bezdirici biçimde yakınma, sızlanma.
* Ara vermeksizin, sürekli, çabuk ve kolaylıkla.
* Hekimin hastahanedeki hastaları dolaşıp yoklaması.
* Bir muayene için hekime ödenen ücret.
* Kasket siperi.
* Vızlamak durumu.
* Vızıldamak.
* Sansargillerden, kürkü çok beğenilen bir memeli türü, mink (Mustela vison).
* Bu hayvanın kürkünden yapılmış olan.