Büyük Türkçe Sözlük
* anlaşılmak, açıklanmak.
* İşaret, marka.
* Belli olma durumu, bedahet, muayyeniyet.
* Belli olmayan, bilinemeyen.
* Bkz. balsam.
* Çok beyaz veya her yanı beyaz, apak.
* Pırıl pırıl, apaçık.
* Bir sesin yarım ton kalınlaştırılacağını gösteren nota işareti.
* Böylece kalınlaştırılmış (ses).
* Çoğu doğuştan, tende bulunan ufak, koyu renkli leke veya kabartı.
* En çok üzümde görülen olgunlaşma belirtisi.
* Saçta, sakalda beliren...
* Benbenci olma durumu.
* ben bu işe karışmam.
* özel ilişkilerimiz sürüp gittikçe (senin bana işin düşer).
* ben bundan daha çok özveride bulunamam.
* Kendini çok öven, hep kendinden söz eden, kibirli, gururlu.
* Bana göre, düşündüğüm gibi.
* Kendini beğenen, kendini her konuda üstün gören, hodpesent, megaloman.
* Yalnız kendini düşünen, kendi çıkarlarını herkesinkinden üstün tutan, hodbin, hodkâm, egoist.
* Bencillik öğretisine inanan.
* bencilce davranışta bulunmak.
* Bencile yakışır biçimde.
* Benim gibi.
* Benci olma durumu, hodpesentlik, egoizm.
* İnsanın bütün eylemlerinin ben sevgisiyle belirlenmiş olduğunu, buna göre ahlaklılığın da yalnızca...