Büyük Türkçe Sözlük
* Tanışmak işi veya biçimi.
* Tanınan, bilinen varlıkları, görme, işitme gibi duyu organları yoluyla ayırt edememe durumu, agnozi.
* Tanışmak işi.
* Birbirini tanır duruma gelmek.
* Tanıştırmak işi, takdim, prezantasyon.
* Birbirini tanımayanların tanışmasını sağlamak, tanıtmak, takdim etmek.
* Tanıtlamaya yarayan belge veya herhangi bir şey, beyyine, hüccet.
* Öne sürülen bir şeyin doğruluğunu göstermede izlenen düşünce süreci.
* Tanıtma işini yapan, tanıtan.
* Piyasaya yeni çıkarılmış ilâç, kitap gibi şeyleri tanıtan kimse, propagandist.
* Tanıtılmak işi veya biçimi.
* Tanıtılmak işi.
* Tanıtmak işine konu olmak, takdim edilmek.
* Tanıtma.
* Tanıtmak işi veya biçimi.
* Tanıtlamak işi, ispatlama.
* Öne sürülen bir iddianın doğruluğunu mantıksal yöntemle gösterme.
* Bir iddianın gerçekliğini inkâr edilmeyecek bir kesinlikle göstermek, ispatlamak.
* Muhakeme etme yoluyla veya tanık göstererek bir şeyin...
* Tanıtlanmak işi veya biçimi.
* Tanıtlanmak işi.
* Tanıtlamak işi yapılmak veya tanıtlamak işine konu olmak, ispatlanmak.
* Tanıtlamak işi veya biçimi.
* Tanıtlanmış, tanıta dayanan.