Büyük Türkçe Sözlük
* Paçavra toplayıp satma işi.
* Paçavralaşmak işi veya durumu.
* Paçavra durumuna girmek.
* çok hırpalamak, dağınık, bozuk veya berbat bir duruma getirmek.
* yakalanmak, ele geçirmek.
* karıştığı, ama sonradan ayrılmak istediği bir işten kendini kurtaramamak.
* dilediği gibi davranamamak.
* kendini bir dertten, tehlikeden veya zor durumdan kurtarmak.
* Kefal türünden bir balık (Mugil cephalus).
* Fahişe.
* Öldürüldükten sonra süs amacıyla içi doldurulmuş hayvan.
* Osmanlı İmparatorluğunda devlet başkanına verilen unvan, hükümdar, sultan.
* Padişah ile ilgili, padişaha ait.
* Padişah olma durumu, hükümdarlık, sultanlık.
* Padişahın görevi.
* Padişahın yönetimi.
* Padişahın saltanat dönemi.
* Padişah tarafından...
* (hipodromda) yarış atlarının yedekte gezdirildikleri yer.
* Büyük harita, plân veya modeli oluşturan ayrı parçalardan her biri.
* Metal çubuk ve borulara dişaçan âlet, yivaçar.
* Süs için at takımlarına...
* Paftası olan.
* Paftası olmayan.
* Çok tanrılı dinden olan (kimse).
* Çok tanrıcılık.
* Çin, Japonya gibi Uzak Doğu ülkelerindeki tapınaklara verilen ad.
* Eğik olarak kesilmişkenar.
* Bir yapıelemanında eğik bir yüzey elde etmek amacıyla keskinliği giderme.
* Değer, fiyat.