Büyük Türkçe Sözlük
* belki, muhtemelen.
* çok kızılacak bir terslik karşısında kalındığında söylenir.
* rastgele, sıradan.
* önemsiz, gereksiz, yersiz.
* Olunca, olmasından hemen sonra.
* Doğru mu, yanlışmı, yerinde mi yersiz mi olduğu düşünülmeden...
* olağan, görülegelen, sıradan, alelâde.
* şaşma anlatır.
* olabileceği düşünülmeyen veya gerçekleşmesi beklenmeyen (şey).
* Olabilme durumu.
* bir işin yapılabilirliğini araştırmak, yapmaya çalışmak.
* (bir işi) kendi gidişine bırakmak.
* sonucu önemsemeyerek, bir işin yapılabildiği, olabildiği kadarıyla yetinmek.
* elde olanları yeterli bulmak, kanaat etmek.
* Olmak işi veya biçimi, vuku.
* Oluşma, teşekkül, tekevvün.
* Bir durumdan öteki duruma geçiş.
* Ölmek işi veya biçimi.
* Oluşmak işi, teşekkül.
* Belli bir varlık kazanmak, ortaya çıkmak, meydana gelmek, teşekkül etmek, tekevvün etmek.
* Duvarların üzerine, balkon veya pencerelerin içine çimento ve mozayik karışımı ile yapılan dolgu set.
* Oluşturmak işi.
* Oluşmasını sağlamak, meydana getirmek, teşekkül ettirmek, tekvin etmek.
* Oluşturulmak işi.
* Oluşması sağlanmak, teşekkül ettirilmek.