Büyük Türkçe Sözlük
* Kuyruğu olmayan.
* Kurbağalar.
* Issız, sessiz ve göze çarpmayan (yer).
* Uğrak olmayan, içerlek, sapa (yer).
* Sessiz, ıssız, tenha yer.
* Gün ışığı almayan.
* Kuytu, sessiz yer.
* Su katmanına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir biçiminde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur.
* Toprağa...
* kuyu yapmak.
* Su kuyusunun ağzına oturtulan tek parça yontma taş.
* Yeşilken toprağa gömülerek ayrı bir çeşni verilen fındık.
* çok derin.
* basık ve karanlık yer.
* Toprak altında özel olarak kazılıp hazırlanmış kuyuda pişirilen çebiç veya kuzu kebabı.
* Kuyudan çıkarılan içme ve sulamada kullanılan su.
* Kuyunun yapısını veya kuyu başındaki tesisleri, çökme sırasında oluşabilecek hasara veya zarara karşı korumak amacıyla kuyu çevresinde bırakılan...
* Kuyu kazmayı işedinmiş kimse.
* Kuyucunun işi veya kuyu kazma işi.
* olumsuz, uygunsuz veya yasal olmayan bir durumda son vererek birini haklarına kavuşturmak.
* unutulmaktan kurtarmak.
* (resmî defterdeki) Kayıtlar.
* Değerli metal ve taşlardan yapılan süs eşyası.
* Değerli metal ve taşlardan bilezik, küpe gibi süs eşyası yapan veya satan kimse, mücevherci.
* Hassas terazi.
* Kuyumcunun işi ve zanaatı, mücevhercilik.