Büyük Türkçe Sözlük
* birinin yıkımına çalışmak, kötü duruma düşmesini istemek.
* Gölgede kalan (yan).
* Teyze, dayı, hala veya amcanın erkek çocuğu, erkek yeğen.
* Sağını doğuya, solunu batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, şimal, güney
* İki kutuptan ekvatorun kuzey tarafında yer alan kutup bölgesi.
* Ufukta kuzey doğrultusunun gök küresini deldiği nokta.
* Kutup Yıldızı.
* Ufkun kuzeye ve batıya eşit uzaklıkta olan noktası.
* Bu yönle ilgili olan.
* Ufkun kuzeye ve doğuya eşit uzaklıkta olan noktası.
* Bu yönle ilgili olan.
* Kuzey ülkeleri halkından olan (kimse).
* Birçok karga türüne, özellikle kara kargaya verilen ad (Corvus corone).
* çok kara, çok koyu.
* herkesin kendi yarattığı şey çirkin de olsa, gözüne güzel görünür.
* Hapishane kapılarındaki demir kafesli pencere.
* Çok koyu, kara.
* Çok koyu, kara renkli.
* Süsengillerden, uzun, ensiz ve sivri yapraklı bir süs bitkisi, glayöl (Gladiolus illyricus).
* Teyze, dayı, hala veya amcanın kız çocuğu, kız yeğen.
* Hem ısıtmaya, hem de üzerinde yemek pişirmeye yarayan büyük mutfak sobası.
* Gemilerde yemek pişirilen yer, mutfak.
* Koyun yavrusu.
* Bir meyve veya sebzeye bitişik olan küçük meyve veya sebze.
* Kuzu etinden yapılmış olan (yiyecek).