Büyük Türkçe Sözlük
* Bkz. bıçılgan.
* Azmış, yayılmış (yara).
* Hayvanların tırnak kökünde oluşan yara.
* Bkz. cicili bicili.
* Biçilmek işi.
* Biçmek işine konu olmak.
* bütünü ile uygun, elverişli (iş).
* Dış görünüş, şekil.
* Yakışık alan şekil, uygun şekil.
* Herhangi bir şeyin benzeri.
* Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form.
* Tarz...
* biçimlenmek, belli bir biçime girmek, şekillenmek.
* Yapıbilimi, morfoloji.
* Kelimelere gramer bakımından biçim veren, çoğu ek durumunda olan öge, morfem.
* Biçimcilik yanlısı olan (kimse).
* Alışılmış kural, tutum, davranış veya belli biçimin dışına çıkmayan (kimse), şekilci, formaliteci, formalist.
* Biçime sıkı sıkıya bağlılık.
* Özü, içeriği yeterince önemsemeden, yalnız biçim üzerinde duran, biçime ağırlık veren görüş.
* bir şeyi biçimlendirmek.
* sırasını, fırsatını bulmak, punduna getirmek, en uygun durumunu yakalamak.
* Çeşitli maddelerin biçimsel imkânları ile birbirleri arasındaki düzen ilişkilerini araştırma işi.
* Biçimlendirilmek işi.
* Bir şeye biçim verilmek.
* Biçimlendirmek işi, şekillendirme.
* Bir şeye belirli bir biçim vermek, şekillendirmek.
* Biçimlenmek işi, şekillenme.