Büyük Türkçe Sözlük
* Çapraz olarak, makaslama.
* Testerenin keserken sıkışmaması için dişlerini belli ölçülere göre sağa sola bükme.
* Evirme.
* Çapraz duruma getirmek.
* Çaprazlamak işi.
* İçinden çıkılmaz duruma gelmek, ne yapılacağı bilinemez duruma gelmek.
* Çapraz olma durumu.
* Elde veya makinede çaprazlanan dişlerin eğimini denetlemede yararlanılan yardımcı alet.
* Çapraz olarak.
* Çapı olmayan.
* Değersiz.
* çalışma gücü, verimi azalmış veya tükenmiş olan.
* Yağma, talan, plâçka.
* Kaba deriden yapılmış ucu sivri ve kıvrık ayakkabı.
* Çapula yapan veya satan kimse.
* Çapulacının işi veya mesleği.
* Çapul yolu ile başkasının malını alan, talancı, yağmacı, plâçkacı.
* Çapulcunun yaptığı iş veya davranış.
* Çapullamak işi.
* Çapul yolu ile bir malı almak veya bir yeri soymak, yağmalamak.
* Eski bez parçası, paçavra.
* Bez.
* Rus imparatorlarına ve Bulgar krallarına verilen unvan.
* Çağrı, tellâl ile duyurma, ilân.
* Tehlike durumu, imdat, yardım.
* Bazı yerlerde kadınların kollarına örttükleri veya boydan boya örtündükleri...