Büyük Türkçe Sözlük
* kendi gücü ve kendi çalışması ile.
* Elle kolun, ayakla bacağın birleştiği bölüm.
* Güç, kuvvet.
* Nabız.
* (saç veya akarsu için) gür, kalın.
* Kol kuvveti.
* Karşılıklı iki kişi dirseklerini dayayarak birbirlerinin bileğini bükmek.
* Beden kuvveti, kol kuvveti.
* Bileğe takılan küçük saat.
* Oyunlarda bileğin incinmesini önlemek için bileğe takılan meşin sargı.
* Bilemek işi.
* en çok, en fazla.
* Kesici aletleri zımpara veya bileği taşında keskinleştirmek, keskin duruma getirmek, keskinleştirmek.
* Güçlendirmek, etkisini artırmak.
* Bilenmek işi.
* Bilemek işine konu olmak, keskin duruma getirilmek.
* Bir işe yoğun bir biçimde hazırlanmak, konsantre olmak.
* Hırslanmak, aşırı derecede istemek.
* isteyerek, kasten.
* Bir bileşke oluşturan kuvvetlerin her biri.
* Birleşerek oluşmuş, basit olmayan, mürekkep.
* Kimyasal tepkimeler sonucu iki veya daha çok elementten oluşan ve bunlardan bağımsız fiziksel...
* Süre tarihine dek birikmiş faizlerin ana paraya eklenmesiyle elde edilen toplam üstünden ödenen faiz, mürekkep faiz.
* Birleşik kap.
* Birleşik kaplar.