Büyük Türkçe Sözlük
* Bir konuda bilgi sahibi olmasını sağlamak, haberdar etmek.
* Bilgilenmek işi veya durumu.
* Bilgi sahibi olmak, öğrenmek.
* Bilgi sahibi olan, malûmatlı, haberli.
* Bilerek.
* Ansiklopedi.
* Bilimsel bir konuda çok bilgisi olan (kimse), âlim.
* Bilgine yakışır, bilgin tavrında, bilgin gibi.
* Bilgin olma durumu.
* Çok sayıda aritmetiksel veya mantıksal işlemlerden oluşan bir işi, önceden verilmiş bir programa göre yapıp sonuçlandıran elektronik araç...
* Bilgisayar alım satımcısı.
* Bilgisayar programcısı, yapımcısı veya mühendisi.
* Bilgisayar ticareti veya uzmanlığı.
* Bilgisayara geçirmek.
* Bilgisayar düzeniyle donatılmak.
* Bilgi sahibi olmayan, malûmatsız, cahil.
* Bilgisiz olma veya bilgi yokluğu durumu, cehalet.
* Elektronik sistemle dizgi yapan alet.
* Hele, her şeyden önce, başta, özellikle, en çok, mahsus.
* Bilgi, malûmat.
* Tavuk gibi kümes hayvanlarını çağırmak için çıkarılan ses.
* Bilen.