Büyük Türkçe Sözlük
* Çok ve yüksek sesle, gürültülü bir biçimde (konuşma).
* nara atmak, haykırmak, ilân etmek.
* Pek çabuk, çabucacık, hemencecik, tez elden.
* Kolaylıkla.
* Geveze, yaygaracı.
* Gereksiz yere harcama.
* Bkz. şarjör.
* "Gelişigüzel konuşmak" anlamına gelen carcur etmek deyiminde geçer.
* Fermuar.
* gereksiz yerlere harcayıp tüketmek.
* gereksiz yere harcanmak, ziyan olmak.
* Tarla, bahçe gibi yerlerde ağaç dallarından örülmüş barınak.
* Asma gibi bitkilerin dallarını sardırmak için direklerle yapılmış yer.
* Kameriye.
* Çardağı olan.
* Çardağı olmayan.
* İki veya dört zamanlı Macar halk dansı.
* Bir sonuca varmak, ortadaki engelleri kaldırmak için tutulması gereken yol, çıkar yol, çözüm yolu.
* Bir şeyi önleme, tedavi yolu, deva.
* gerekeni yapmak, çözüm yolu bulmak.
* Çaresi bulunmayan, onulmaz.
* Çare bulamayan (kimse), bîçare.
* İster istemez.
* çözüm yolu, çıkar yolu bulamamak.
* Çaresiz olma durumu.
* Çarın oğlu.
* Türk müziğinde "do" perdesinin adı.
* Bu perdede karar kılan makam.
* Akan.
* Olagelen, geçen, yürürlükte olan.