Büyük Türkçe Sözlük
* İki taraf arasında sürüp giden alacak verecek işlemlerinin tutulan hesabı.
* Belirli bir dönemde yapılan harcamalar.
* Geçerli olan, yürürlükte bulunan para.
* İşgücü piyasasında işgücünün, arz ve talebe göre belirlenen fiyatı.
* Çarın karısına veya kadın çara verilen unvan.
* Tabaklanmamış sığır derisinden yapılan ve deliklerine geçirilen şeritle sıkıca bağlanan ayak giyeceği.
* Araba yokuş aşağı giderken tekerleği...
* Çarık yapan veya satan kimse.
* Çarık yapma veya satma işi.
* Ayağına çarık giymiş.
* Kurnaz veya uyanık köylüler için şaka yollu söylenir.
* Çarık yapmaya elverişli.
* Çarık konulacak yer.
* Çarığı olmayan veya çarık giymemiş.
* Yabancı ülkelerden kaçırılıp özgürlükten yoksun edilen, alınıp satılabilen, her konuda efendisinin isteklerine bağlı bulunan genç kadın, halayık.
* Cariye olma durumu.
* cariye gibi hizmet etmek.
* eskiden, söz söylenen kimseye aşırı bir saygı göstermiş olmak için kadınlar tarafından "ben" zamiri yerine kullanılırdı.
* aynı maksatla genç...
* Bir eksenin döndürdüğü tekerlek biçimindeki makine parçası.
* Herhangi bir kıtanın, biçimini ve düzenini bozmadan kanatlarından biri çevresinde...
* aynı yol üzerinde dönerek gitmek.
* (bir doğrultuda giden kimse veya şey) sağa veya sola doğru yön değiştirmek.
* geri dönmek.
* Osmanlılarda öncü görevi.