Büyük Türkçe Sözlük
* Markası olmayan.
* İşaretlenmiş, belirtilmiş.
* takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, tutmak.
* Alıcının kendi işini kendisinin gördüğü, daha çok her türlü yiyecek maddesinin ve mutfak gerecinin satıldığı dükkân.
* Market işleten kimse.
* Market işletme işi.
* Pazarlama.
* Bazı batı devletlerinde kont ile dük arasındaki bir soyluluk unvanı.
* Markinin karısı.
* İki kişilik, alçak, oldukça geniş koltuk.
* Bir kapı veya pencere önünde yağmurdan korunmak için yapılan saçak.
* Bir çeşit ince ve çoğu kez çiçekli, pamuklu kumaş.
* Finlandiya para birimi, mark.
* Önemli ibareleri veya dikkati çekmek istenilen yerleri işaretlemeye yarayan kalem.
* Marksçılık yanlısı olan (görüş, kimse).
* Marx'ın düşüncelerine dayanan devrimci sosyalist akım.
* Marksçı.
* Marksçılık.
* Yapılarda döşeme gereci olarak kullanılan plâstik madde.
* Perişan etmek, mahvetmek veya perişan olmak, mahvolmak" anlamında.
* deyiminde geçer.
* büyük bir zarara uğramak, perişan olmak.