Büyük Türkçe Sözlük
* duraksamadan, karşısındakine vakit bırakmadan, duraksamadan.
* bir işi yapmak için hazır beklemek.
* istenmeyen, kötü bir durum karşısında söylenir.
* aynı düşüncede.
* Bir an için.
* Aynı, benzer, tek tür.
* boş vermek, bir an için göz ardı etmek.
* birden ve toptan.
* aynı sonuca varmak.
* Aynı durumunu koruyarak, belli durumunu değiştirmeden.
* insan talihinin her an değişebileceğini ve bunun olağan karşılanmasını öğütler.
* Çok kısa.
* Çok az.
* çok kısa boylu kimse.
* sıkıntı veya yalnızlık yüzünden iki dost (bile) birbiriyle dalaşır, anlamsız konuşur.
* bir kimseye çok kızmak veya çok öfkelenmek.
* anlaşmak, uyuşmak, bağdaşmak.
* gerektiği zaman kullanmak üzere hazırda tutmak.
* Aslında.
* Bir kez, bir defa.
* Bir defaya mahsus olarak.
* çok fazla gürültü, patırtı, telâş olmak.
* güzel şeyi herkes ister, ama o, ancak bir kişiye kısmet olur.