Büyük Türkçe Sözlük
* Aynı biçimde olan, yeknesak.
* hiç bir işe yaramamak, değeri olmamak.
* çok utanacak, işe yaramaz bir duruma düşürmek.
* Biraz, azıcık, çok az.
* Parmak ucuyla alınan miktar veya parmak ucuyla alarak.
* Çok küçük (çocuk).
* istediğim yere gider, istediğim biçimde davranırım.
* hiç değeri olmamak.
* bir kimseyi bir çıkar uğruna harcamak.
* (bir kimseyi, bir şeyi, bir yeri) gerçeğinden, olduğundan başka türlü düşünerek hayal kırıklığına uğramak, değerlendirmede yanılmak.
* konuşmak.
* belirtmek, anlatmak, ifade etmek.
* işe yarar durumda olmamak.
* söylenti veya dedikodu olayın gerçekleşmesinden daha kötüdür.
* huyu, durumu, tutumu değişmek, yeni huylar edinmek.
* bayılır gibi olmak, birden fenalık gelmek.
* ölmek.
* daha fazla açıklamamak, kısa kesmek gerektiğinde söylenir.
* birkaç kez saklanabilen bir suç günün birinde ortaya çıkarak yapanı kötü bir duruma düşürür, suçlu cezasız kalmaz.
* çok cılız ve güçsüz olmak.
* Üst üste, ardı ardına.
* Çabucak, çarçabuk, çok kısa bir sürede, hemen.
* az konuşup çok dinlemek yaralı olur.
* uzatmadan, gereği gibi söyledi.