Büyük Türkçe Sözlük
* Sallamak işi.
* Düzenli bir biçimde ve hep aynı doğrultuda hareket ettirmek.
* Bir işi sürekli olarak başka bir zamana ertelemek, savsaklamak.
* Vurmak, tokat...
* önem vermemek.
* Sallanarak.
* Sallandırmak işi.
* Sallanmak işini yaptırmak.
* Asmak, idam etmek.
* Sallanmak işi veya biçimi.
* Sallanmak işi.
* Bağlı bulunduğu yerde gevşek duruma gelip yerinden oynamak, kımıldamak.
* (bir şey için) Belli noktasından bir yere bağlı kalmak şartıyla, o...
* Sallanmak işi.
* Sürüncemede bırakma, savsaklama.
* (bir şeyi) sonuca bağlamamak, savsaklamak.
* bir çözüme bağlanmamak.
* Düşünmeden ve saygısızca davranan.
* Düşüncesizce, saygısızca ve patavatsız bir biçimde.
* Özensiz, dikkatsiz ve kaba saba yapılmış(nesne).
* Sallapati olma durumu.
* Ciddiyetsizlik.
* "Sırtına almak", "yüklenmek" anlamıyla sallasırt etmek deyiminde kullanılır.
* yüklenmek, omuzda taşımak.
* Büyük ve geniş, sal gibi yayvan.
* Salmak işi.
* Pirinçle pişirilen bir tür yemek.
* Toplanacak para tutarını sağlamak için herkese biçilen pay.
* Bazı köylü giysilerinde kolun...
* başıboş hayvan gibi dolaşmak.
* Salma erlerin gece yakaladıkları suçluları kapadıkları yer.