Büyük Türkçe Sözlük
* Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç.
* Bahçıvanlıkta toprağın...
* Denizi taraklama işinde kullanılan dolaplı duba.
* Tarak dişleri gibi yol yol yapılmış el işi.
* Tarak otugillerden otsu bir bitki (Dipsacus).
* Bitişik taç yapraklı iki çeneklilerden bir familya.
* taramak.
* Tarak yapan veya satan kimse.
* Taraklama işi yapan kimse.
* Tarakçının işi.
* Taraklamak işi.
* Taşçıtarağı ile yapılmış olan.
* Ağaç gemilerde kaplamaların zedelenmesi durumunda, içeriye su girmemesi için omuzluktan su...
* Bağ, bahçe toprağının yüzünü tarakla düzeltmek.
* Gereksiz maddelerden ayıklamak amacıyla araç geçirmek, taramak.
* Yılankavi çizgilerle...
* Tarağı olan.
* Başında tarak bulunan (kuş veya kadın).
* Yol yol nakışlı.
* Tarağı geniş olan (ayak).
* Selenterelerin, saydam ve jelatinli deniz hayvanlarını içine alan sınıfı.
* Tarağa benzer, tarağı andıran.
* Uyluğun üst bölümünde bulunan kas.
* Tarağı olmayan.
* sözü edilen konu ile ilgisi olmamak, bilgisi bulunmamak.
* Taranmış.
* Taramak işi.
* Balık yumurtası ile yapılan bir tür meze.
* Gölgeleri yol yol ve çizgi çizgi olan (resim, harita).
* Bir şeyin tellerini birbirinden ayırıp karışıklığını gidermek.
* Bir şey veya kimseyi bulmak, denetlemek için türlü yöntemlerden yararlanarak...
* Bir tür tatlısu balığı.