Büyük Türkçe Sözlük
* Kalıplanmamış olan.
* Biçimsiz, düzgün olmayan.
* Gösterişsiz, bakımsız.
* Jamaika'dan yayılmış, iki zamanlı bir dans.
* Bu dansın müziği.
* Çıkar sağlamak için her duruma uymak.
* Kökün büyüme bölgesinin üzerini örten yüksük şeklindeki koruyucu doku.
* Ayrımsız, farksız.
* Kalmak işi veya biçimi.
* Ölen bir kimseden yakınlarına geçen mal veya mülk, miras.
* Kalıtım yoluyla geçmiş olan şey.
* Görenekler yoluyla yerleşmiş olan tutum veya...
* Bir kalıttan yasalar gereğince yararlanan kimse, mirasçı, varis, muris.
* Bir şeyin iyi veya kötü olma özelliği, nitelik.
* (Fransızcada kullanılmaz) Üstün nitelikli.
* Bir işyerinde işin daha etkili ve verimli yapılabilmesi için, bilgi akışının hızlanması, bilgi paylaşımının artması sayesinde, gönüllülerin...
* Her türlü malın üretiminin başlangıcından mal çıkışına kadar nitelik ve özelliğinin belirlenmesi için yapılan analiz ve denetim.
* Alıcının, varış yerine gelen malının kalitesi için yüklendiği riziko.
* Nitelikli.
* Niteliksiz.
* Niteliksizlik.
* Çevre etkileriyle köklü olarak değiştirilemediğine inanılan özelliklerin, döllenme sırasında, dişi ve erkeğin kromozomları yoluyla bir kuşaktan...
* Bitki, hayvan ve insanların kalıtım olaylarını inceleyen bilim, genetik.
* Soydan geçme, soydan kalma, kalıtımla ilgili, ırsî.
* Kalıtımsal, ırsî.